7 Mart 2012 Çarşamba

Moussa Sow #7

Borges, Fabiano, El Arabi, Sow... Bu isimler kim mi dersiniz ? Fenerbahçe'nin devre arası transfer listesindeki isimlerden başkası değil.  3 Temmuz ve sonrasında yaşanılan olaylar sonucunda Fenerbahçe'nin hücum hattından Niang ve Emenike gibi iki çok önemli oyuncu ayrılmıştı. Niang'ın Fransa Lig'inde yaptıkları ve hemen ardından ligimizdeki iyi performansı, Emenike'nin Karabük'teki futbolu ve ayrılmasından sonraki süreçte Spartak Moskova performansı... Bu isimler gittikten sonra transferin son gününde takıma Henri Bienvenu dahil oldu. Fakat Bienvenu ilk maçlarda umut verse de daha sonra çok kötü bir performans sergileyerek Fenerbahçe'nin oyuncusu olmadığını gösterdi. Semih te uzun bir süredir  formsuz  olunca bir santrafor  transferi zorunlu hale geldi.



Yaklaşık 1 aylık uğraş sonucu Moussa Sow takıma kazandırıldı. Lille takımına bu transfer için 10 Milyon Euro gibi bir rakam ödenecek.  Sow'un kariyerine, özelliklerine ve yaptıklarına hep birlikte göz atalım... Senegal asıllı Fransız vatandaşı Moussa  Sow 2006 yılında Rennes takımında profesyonel kariyerine başladı. Daha sonra kiralandığı Sedan takımında 6 gole imza attı. Rennes takımıyla çıktığı 82 maçta 12 gol atarken  Senegal Milli takımı  formasıyla çıktığı 13 maçta 6 gole ulaştı. Sow'un Rennes kariyeri pek parlak olmasa da Fransa'da ismi büyük kulüplerle anılan bir futbolcu oldu. Kontratı bitince bedelsiz olarak Lille'in yolunu tuttu. Esas kariyer patlamasını burada gerçekleştirdi. 4-3-3 sistemiyle oynayan Lille ve Hazard, Gervinho,Cabaye gibi oyuncularla  adeta uçuşa geçti ve Lille formasıyla çıktığı 54 maçta 32 gol atarak tüm dikkatleri üzerine çekti. Ayrıca ligde attığı 25 gol ile gol kralı olma başarısını yakaladı. Güçlü fiziği, son vuruşları ve defans arkasına yaptığı koşular Sow'un dikkat çekici özellikleri. Yüksek toplarda biraz zayıf bu yüzden fazla kafa gollerini göremiyoruz.  Birlikte oynadığı oyunculara bolca asist yapması da Sow'un çok yönlü bir oyuncu olduğunun göstergesi...


Fenerbahçe'nin forvet hattındaki sıkıntısı bir hayli fazla olunca, yapılacak takviyenin direkt katkı vermesi gerekiyordu. Usta yorumcu  Rıdvan Dilmen'in de tabiriyle farları açık oyuncu gelmesi gerekiyordu ve Sow transfer listesindeki oyunculardan bu tanıma uyan tek isimdi. Moussa Sow Fenerbahçe formasıyla çıktığı ilk maçta, Beşiktaş derbisinde gol atarak Fenerbahçe kariyerine başladı. Eskişehir maçındaki attığı gol ve performansıyla takımın ayakta kalan tek oyuncusuydu. Dikkat çeken diğer bir unsur ise Sow, oyun zekası çok yüksek bir oyuncu. Özellikle ceza sahası ve yayın etrafında girdiği duvar pasları, ikiye birler ve yüksek pas yüzdesi açıkçası daha önce göremediğimiz bir yanını çıkardı ortaya. Sivasspor maçında Alex ile olan uyumu ve asisti görülmeye değerdi. Son oynanılan ve Fenerbahçe'nin de sezonun en iyi oyununu sergilediği Gençlerbirliği karşısında Sow çok büyük bir verimle oynadı. Attığı klas gol ve hücumdaki yaptığı işler Play Off ve öncesindeki  maçlarda Fenerbahçe'ye neler verebileceğini ortaya koydu. Biz de Sow'u önümüzdeki maçlarda büyük bir zevkle izlemeye devam edeceğiz.




Sow'un Fenerbahçe formasıyla ilk golü...



Mert Öztürk


5 Mart 2012 Pazartesi

"Mino" - Miroslav Stoch

Geliş hikayesi , geçen seneki performansı ve bu seneki inanılmaz gelişimi ile uzun zamandır gündemi meşgul eden adam: Miroslav Stoch. Fenerbahçe için son anda kaybedilen şampiyonluk sonrası radikal kararlar alınmış ve birçok mevkiye transfer yapılma fikri çıkmıştı ortaya bunlardan biri de sol kanat oyuncusu idi.

Sol kanat transferi için çalışmalar çok hızlı başlamış hatta Balázs Dzsudzsák ve kulübü PSV ile anlaşma sağlanmıştı. Sonradan Galatasaray'ın da çok ciddi ilgilendiği isim gündeme geldi yani bizim Mino... O zamanlar sportif direktör konumunda bulunan Aykut Kocaman Stoch'u defalarca izletmiş hatta Twente eşleşmesinde canlı izleme fırsatına bile erişmişti. Ezeli rakibiniz de ilgilenince bir de oyuncunun kalitesi ortada olunca Aykut Kocaman yönetime bu transfer için ısrar etti ve nihayetinde 5.5 Milyon Euro karşılığında Sarı Lacivertli takıma dahil oldu. Tabi bu transferi Fenerbahçe açıklamadan hemen önce Galatasaray yönetimi ilginç birşekilde resmi siteden duyurmuştu...


En büyük özellikleri hızı, kolay adam eksiltebilmesi ve şutları. Zayıf yönleri de var tabi en başta da fizik eksikliği ve biraz da bencil olması. Chelsea'nin Reserve takımıyla geçen 2 sezonun ardından kiralandığı Twente takımında gösterdiği  süper bir performans vardı. Çıktığı 32 maçta 10 gol ve 4 asist ile tüm dikkatleri üzerine çekti bu küçük adam.. Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe-Twente eşleşmesindeki oyunu da bizim gözümüze çarpan kısmıydı.

Ve gelelim Fenerbahçe'deki performansına... Milli takım kampı dönüşü çıktığı ilk maçlarda kalitesini hafiften belli etmişti. Daha sonra ligimizdeki sertlik ve fiziğe dayalı futbol, kara günler geçirmesine sebep olacaktı. Ligin  başındaki maçlarda yapılan müdahalelere karşılık veremedi ve birçok kez kendini çimlerde buldu.  Sezonun büyük kısmında yedek kalan, sonradan girdiği maçlarda da inişli çıkışlı bir grafik çizen Stoch vardı. Geçen sezonun devre arasında Aykut Kocaman Stoch'a özel bir kuvvetlendirme çalışması vermiş ve ondan bunu eksiksiz uygulamasını istemişti. Sabır sonucunu verdi geç te olsa ve  Stoch sezonun sonlarına doğru gerçek kimliğine büründü. İBB maçında attığı gol ve Gaziantep maçının son dakikasındaki direkten dönen topu şampiyonlukta katkı yapan unsurlardandı...



Geçen sezon geçirdiği kötü sezon, bir ara kiralanması bile gündeme gelen ama sonlara doğru atak yapmış Stoch acaba yeni sezonda nasıl olacaktı ? Açıkçası Stoch bu sezon da çok iyi başlamadı. Bazı maçlar Aykut Kocaman'ın kişisel tercihlerine kurban gitse de yine soru işaretleri vardı kafalarda. Stoch bu sezonun başlangıcını yine bir İBB maçıyla yaptı  ve attığı 2 gol ile sezonun onun için yeni başladığını söyledi. Bu maçtan sonra özellikle Kadıköy'deki maçlarda gösterdiği iyi performans ve attığı inanılmaz goller onu zirveye taşıdı. Geldiğimiz 29. hafta sonunda Fenerbahçe takımının en iyi 3 oyuncusu arasında kuşkusuz. Belki bizler onun attığı golleri ( sol kanattan gidip, sağa yönelip kaleye attığı şutlar ) ezberledik ama rakip defanslar bu işe bir türlü çözüm üretemediler. Gençlerbirliği maçında attığı ilk gol ise bambaşkaydı.  

Kendisi bile kariyerinin en iyi golü olarak nitelendiriyor. Bu sezon bize normal goller izletmeyen Stoch bakalım kalan maçlar ve Play-Off döneminde bize nasıl bir performans izletecek...


Bu da Stoch'un Gençlerbirliği ağlarına yolladığı füze...



 

Geri Dönüş

Aslında yazıya başlarken bu başlığı kullanıp kullanmama konusunda kararsızdım çünkü Fenerbahçe, Kadıköyde oynadığı her maçın sonunda akıllarda geri dönüşe doğru izlenimler bırakıyor, sonraki deplasman maçında bizi yanıltıyordu.

Çok kötü bir oyunla kaybedilen Eskişehir maçından sonra bir diğer zorlu rakip vardı karşıda Gençlerbirliği. Maç öyle bir başladı ki Stoch inanılmaz bir gol attı ve daha 2. dkda öne geçirdi Fenerbahçeyi. Bu golün ardından maçın üstünlüğünü 1 dakika bile bırakmayan Fenerbahçe vardı sahada. Özellikle eski maçlara oranla kanatları daha fazla kullanıyor, Mehmet-Gökhan ikilisi hiç olmadığı kadar iyi oynuyordu. Birkaç maçtır kötü oynayan Cristian'ın da iyi oyunu sonucu takım rayına oturdu.

Ortasahada kazanılan üstünlük ve başarılı paslar sonucu Gençlerbirliği daha fazla dayanamadı ve ilk yarı biterken kalesinde 3 gol gördü. İlk yarıda izlediğimiz gollerin üçü de muhteşemdi. İkinci yarı başladığında ilk yarıdan da pek farklı değildi. Yine üstün bir Fenerbahçe vardı sahada. Girdiği pozisyonları da bir güzel harcayan ! Kaptan'ın dümeni alması ile skor bir anda 5-1 'i gördü. Dia'nın güzel golü de skoru belirledi.

Fenerbahçe Kadıköy'de 37 maçtır yenilmiyor. Porto'dan sonra dünya'da ikinci sırada. Bu maçın diğer maçlardan en önemli farkı, oyuncuların gayreti,özverisi ve takım oluşu idi. Sahada canlı izlediğimizde bunu çok daha net görebiliyorduk. Geçen seneki Antalyaspor maçına benzer bir hava vardı. Ekstradan üç tane de sihirli ayak vardı tabii. Genel olarak bütün takım iyi olsa da özellikle Stoch,Sow ve Alex ayrı bir futbol oynadılar.

Fenerbahçe gerek oynadığı futbol gerek de kazandığı moral ile yarışa tekrar başladı ve Ankaragücü maçı da ayrı bir önem kazandı. Deplasmanlardaki kötü gidişata bir dur diyeceklerdir bu maçta.

Mert Öztürk