1 Aralık 2013 Pazar

Fenerbahçe vs Beşiktaş



   Ligimizde çokça rastladığımız derbilerdendir "Kasım Derbileri". Açıkçası benim adıma bu derbiler de hep keyifli olmuştur. Nedenini bilmesem de bir başkadır Kasım ayı derbileri. İşte tam da Kasım ayı biterken çok erken olmasına rağmen ligimiz belkide dönüm maçlarından birine şahit oldu. Öyle ki Fenerbahçe kazansa yolu neredeyse yarılayacak Beşiktaş kazansa lig yeniden başlayacaktı.

  Fenerbahçe-Beşiktaş maçları farklı maçlardır. Kimilerinin düşüncesi olan, bana göre klişeden ibaret "derbilerde futbol zevki olmaz" tezini çürüten maçlardır. Dün akşam tam da o tarz bir 90 dakika izledik. Ligimizin en formda ve en iyi futbol oynayan iki takımı, geri kalan 16 takıma benim seviyemde değilsiniz mesajı verdi. Maçın ilk düdüğünden son düdüğüne kadar bitmek bilmeyen bir tempo ve heyecan fırtınası sardı izleyenleri. Maçın girizgahını bu şekilde yapmak yeterli sanırım biraz da taktiksel anlamda neler olup bitti ona bakalım.

  Fenerbahçe, kendisini izleyenlere maça önde basarak başlamayı ve daha ilk düdükle karşı kaleye yüklenmeyi ezberletti. Dün akşam da aynı amaçla başlasa da ona karşı koymayı başaran bir takım vardı karşısında. Zaten oyuncu grubu ve oyun anlayışı itibariyle Beşiktaş'tan farklı bir takımın bu karşı koymayı başarmasının zor olduğunu düşünüyorum. Gökhan'ın kariyerinin en kötü maçlarından birini geçireceğini öngördü mü bilemem fakat oradaki durumu farkedip maç öncesi oyuncularına çalıştıran Slaven Bilic kesinlikle takdiri hak eden isim, keza Serdar Kurtuluş için de aynı durum geçerli her iki takım hocası da iyi çalışmış derslerine. İşte kariyerinin en kötü maçlarından birini oynayan Gökhan'ın goldeki fahiş hatası ve sonraki bozuklukları sanıyorum Beşiktaş tarafına rahat bir nefes aldırdı.



  Bu sezon farklı bir Fenerbahçe seyrediyoruz, yenilen gol ve kendisine oyun anlamında meydan okuyan bir takıma karşı bu takım bir kez daha karakter koymayı bildi. Geçmişteki senelerde bu karakter koyma durumu bir elin parmaklarını geçmezken bu sezon daha 13. haftada geçmiş sezonları ekarte etti. 1-1 bulunduktan hemen sonra görülen kırmızıya takım bir maç içinde ikinci kez karakter koyup öne geçmeyi başardı. Bu arada sezon başından bu yana eleştirilme konusunda haklı fakat yerin dibine sokulmayı asla hak etmeyen Emenike bu maçta patlamayı yapıp ilk yarıda bu karakter koyma sürecinde ciddi bir etken olup bir gol bir asist yapıp rakip stoperleri bezdirdi. Açıkçası Meireles'in gördüğü ve hak ettiği kartın ardından Ersun Yanal kafasında kalan 10 dakikayı bu düzen ile bitirip ikinci yarı ekstra bir ortasaha ile çıkmayı düşünmüştür fakat yine bir Gökhan-Volkan işbirliği ile ardı ardına yenilen 2 gol tabloyu tam tersi yaptı devre biterken. Meireles o saçma kartı görmese maçın kaderinin çok daha farklı olacağını söylemek sanıyorum yanlış olmaz.

  Tribünde kafamda ikinci yarıya mutlaka Salih ile başlayıp önden bir isimi kenara almayı kurarken risk ustası Yanal yine beni yanıltıp aynı şablon ile sahaya çıktı. Alper-Mehmet ortasahasının 65'ten sonra sıkıntı yaşayacağını düşünürken, belki çok kullandım bunu fakat takım aynı maç içerisinde üçüncü kez "savaşmayı" seçip ikinci yarıyı domine etti. Beşiktaş'ın afalladığını ve pas yapamaz hale geldiğini gördük, tabi bundan başta Mehmet Topal'ın ardından dinamo Alper'in sahada ayak basmadık yer bırakmayıp Fernandes-Oğuzhan ikilisini kilitlemesi büyük rol oynadı. Üstüne bir de Necip'in atılması oyunu domine eden Fenerbahçe'nin daha da işine geldi ve golün geleceği aşikar hale geldi. Nitekim 83'te de beklenen ve hak edilen golü gördük. Kalan sürede her iki takım da birer net pozisyona girip atamayınca bu nefis derbi 3-3 sona erdi. Son olarak Mehmet Topal,Emenike ve Alper'in Fenerbahçe, Tolga ve Almeida'nın da Beşiktaş adına maçın yıldızları olduğunu söyleyebiliriz.

  Derbilerde çıkan beraberlik sonucu açıkçası kimseyi mutlu etmez fakat dün başka türden  bir beraberlikti. Sanıyorum Fenerbahçe taraftarı mest olmuş ve ligin sonunu şimdiden iple çekmeye başlamıştır. Çünkü tünelin sonundaki ışığı görememek zor olsa gerek.  Hakem yazmanın gereksiz olduğunu düşünsem de Cüneyt Çakır yaptıkları ve yapmak istemedikleriyle açıkça skora etki etti. Bir maçta bir takım adına net bir penaltı ve nizami golü vermezseniz o takımın canını yakarsınız keza Bruno Alves-Oğuzhan-Ersan'ın da oyundan atılmaları gerekiyordu. Eh alıştık biz Cüneyt Hoca'nın bu derbi facialarına... Hep böyle maçlar izlemek dileğiyle, kalın sağlıcakla.

                                                                                                                     
                                                                                                                           Mert Öztürk